Ana içeriğe atla

Kayıtlar

YERDEKi TAKViM YAPRAKLARI

2006 yılında inanılmaz bir mezuniyet töreni ve zor bir ayrılıkla Giresun’a veda etmiştim. (Elhamdülillah bu ayrılık 6 ay sürdü)Giresun Eğitim Fakültesi’nin son mezunları olarak. İlk atamada ismim çıkmadı. Artık; ‘bitti mi okul, atanamadın mı gibi sorulardan o kadar bıkmıştım ki şiddetli bir şekilde zayıflamaya başlamıştım. Akrabalarımız çok kalitelidir sağ olsunlar. Mezun birine kaç puan aldın, atanamadın mı gibi sorular soranlar, Perinçek’ten sonra en uyuz olduğum tiplerdir… Hiç unutmam bir gün, köylerin en sakin yerleri camiler şehir merkezlerininki kütüphanelerdir tezinden hareketle kendimi camiye attım. Vakit erken, ezana çok var ve kimse yok, oh be dedim! Salkım söğüdün gölgesi de mükemmel. Elimdeki kitaptan birkaç sayfa okudum okumadım emminin biri çıktı geldi. Paşaların torunusun lee? Dedi. Evet emmi dedim gömüldüm kitaba. Susmaz, mümkün değil! -Ne okuyon daha,bitmedi mi okul? Bitti emmi ders kitabı değil roman bu. -Kur’an oku Kur’an. Onu da okuyom emmi. -(tekrar)Bitti mi fakült
En son yayınlar

Akkurt mu Karakurt mu?

Burdan Kur’an müslümanlarına seslenmek istiyorum: Tek kaynak olarak Kuran’ı bilirim diyen kitab-ı kebirin sonuna kerim sıfatını dahi ekleme saygısında bulunmayan, hadisleri ve mezhepleri inkar eden; Kuran müslümanlarına! İstisnaların çokluğu imani bir sevincim olur elbet ama eline bir kez bile Kur’an-ı Kerim’i almayan, emir ve hakikatlerinden bihaber, kalbi temiz, rabbi yessirin izi bile yanından geçmeyen, rakı şişesinde balık olma hayali ile levvame ve dahi emmare çukurlarında gömük sıçratan Kur’an müslümanları bu sorularım asla cevap alma kaygısı gütmeyen istifhamlardır. Cenab-ı Hak ve feyyaz-ı mutlak hazretlerinin indirmiş olduğu ve resulü vasıtası kıyamete kadar hüküm ve emirleri geçerli olan 6666 ayeti celîlenin kaçına hakimsiniz? En geride olduğuma inandığım takva ve ibadet gerçeğini öncelikle belirteyim. Aciz, hakir ve rahmet nazarına muhtaç ben, sadece inancım gereği ve haddi aşanlara cevaben bu yazıyı yazıyorum. Ateşten bir an önce kurtulmayı murad ediyor itikaden hiç bir ceha

ARZ-I MEV'UD OLMAYACAKTIR!

(1) Meydanlarda yaratmaya çalıştığınız endişenin evveli ve ahir hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz bilmiyorum ama işinize geldiği kadarını kullandığınızdan eminim. Evet Arz-ı Mev’ud olmayacaktır! Bunu ilk deneyen ve sapkınlıkları ile zirveye ulaşan, Tevrat'ın tahrifatında da birinci derece mesul olan Tapınak Şövalyeleri başaramamıştır bunu! Kudüs'ten başlayan, Nil'den Fırat'a uzanan çizgiye taşınan ve en nihayetinde dünya egemenliği ile sonuçlanması planlanan Allah'a açılan bu savaşın son kalesi, aziz vatanımız ve milletimizdir. ‘Vaat Edilmiş Topraklar’ burç burç doğan decacilenin binlerce yıldır katır misali heybesinde taşıdığı  dosyadır. Çekmecedeki  mavi dosyanın son hali: Yeni Dünya Düzeni’dir. Geldiğimiz noktada; bilmenin korkunç ağırlığı ile üzerime gelen karabulutlar; duam O'dur ve  Hakk kefildir, doğrunun zaferi öncesi son perdedir. Zülkarneyn'in tasarrufu ile Ye’cüc Me’cüc'ten Türk’ü koruyan Rabb,  öncesinde olduğu gibi; alamet avanesi olan Rus

Gülümseyen Depresyon

  ''Gülümseyen Depresyon''zırvası ve sosyal medya... Her yer mutsuzluk ve umutsuzluk kokarken bunu ve yayılan depresyonu soft bir ifade ile geçiştirmek... Z Kuşağı mutluluk kusan instagram ile ulaşılamayan hayatlar peşinde... Alfa Kuşağı atipik depresif annelere ve onların yarısı kadar mutsuz babalara emanet, okula henüz yeni başladılar; bakacağız, göreceğiz... Ağamları soracak olursanız iyiler! Darbeli sondaj ile üzerimizde su arıyorlar, bulurlarsa zamı yapıştırıp bize tekrar satacaklar... Beni hiç sormayın... Eskiden memleketten ararlar falanın oğlu oldu, filanın kızı oldu adını ne koyalım derlerdi; Dedem Korkut misali ad dağıtırdım, emmiler, dayılar yaşı benim iki katımlar akıl sorardı sanırsın zengindim. Çekilince köşeye çocuklar büyüdü, yeşil görür oldular dünyayı... Birkaç felaket tellalım var onlar da öleni kalanı söyler kapatır. Artık ne Ankara'da ağam ne halkalı arabam var. Okuyup, yazıp, araştırıp, insanın(!) fazla olduğu yerden kaçıyorum

BULANTI

  ‘Allah uyluklarımı alsa da daha çok okusam’  diye dua ettiğim günler oldu. Daha çok okumadığımı üzülerek itiraf ediyorum ama uykularım alındı. Üzücü. Uykularım düzensiz ve kısa. Hal böyle iken okunmaktan çok düşünmeye başladım.  Elime kitabı alıyor 10-15 sayfa okuyor, sonra o noktada kalıp ruhumun tayyi mekan ya da tayyi zaman yolculuğuna bırakıyorum kendimi. Şiddetli kopuşlar yaşıyorum, kapı gıcırtısı ya da rüzgarın keskin sesi ile yeniden dünyaya döndüğüm. Mübalağa ile aldatıcı şu hortumlu dünyada fil kadar yalnız hissederken kendimi, Jean Paul Sartre’yi misafir ediyorum bu sıralar. Karanlıkta, köşeme çekilip herkes uyurken… Hızlı okuma eğitimleri yaptıkça artan okuma hızım, beyin temelli öğrenme tezimde anlattığım fotoğrafik hafıza, zamanında aldığım (ah şu zamlar!) %100 doğal omega takviyem… Hepsi hikaye! Çok yavaş okuyorum, Bulantı’yı. ‘Bulantı’ zaman, mekan ve psikolojimin enterasan birlikteliğinden çıkan orijinal bir söz gibi geliyor bu sıralar. Sürekli bulantı halin

''Prokrastinasyon semptomu yoktur'' raporu önemli...

  ''Prokrastinasyon semptomu yoktur'' raporu önemli... Erteleme hastalığı olarak bilinen prokrastinasyon bir tembellik değil, başlayamama durumudur ve bir semptomdur. Erteleme, normal koşullarda makbuldür ve insani bir durumdur. Bazılarında bu hal alışkanlığın dışında artık bir psikolojik rahatsızlık boyutuna gelmiştir. İlgi alanım olan psikoloji üzerinde yılardır okurum, çalışırım. Öğretmenliğimin ilk yıllarında daha çok öğrenme psikolojisi ile ilgilenirken; son yıllarda bu tür durumları irdelemeye başladım. Teorinin ötesinde hayatın bizzat içinde şahit olduğum durumlar var ve bu benim prokrastinasyon gibi durumlara ilgimi artırıyor. Prokrastinasyon semptomunun gördüğüm en belirgin nedeni: kaygı bozukluğu. Bu da makul ölçülerde olması gereken kaygısının aşırısı... Güvenilmez, insanlar güvenmez. Kafasının arkasında birkaç motor birden çalışan tiplerin hayatla ilişkisi olmayan senaryoları vardır ve bu kaygı dozunu değiştirir. Toplum içinde sevilmeyen, makyajlı ruh hali v